Skip to main content

Satış yapmak bir oyun değil, bir sanattır. Ve ne yazık ki, birçok satış ekibi bu sanatı anlamadan, müşterileri kaybetmeye devam ediyor. Çünkü çoğu zaman kendilerini merkeze koyuyorlar, oysa oyunun gerçek başrolü müşteridir.

Bir kitapta okumuştum, tam da bu konuyla ilgili çarpıcı bir hikâye vardı…

1950’lerde, Londra’nın en lüks otomobil galerilerinden birine, üzerinde eski püskü bir palto olan bir adam girer. Galeri çalışanları, adamın maddi gücünden şüphelenerek ona pek de ilgi göstermezler. Ancak bir satış temsilcisi, diğerlerinden farklı bir yaklaşım sergiler ve adamı dikkatle dinler.

Adam, Rolls-Royce Phantom modeli hakkında sorular sorar. Çoğu satışçı, hemen aracın teknik özelliklerini anlatmaya başlardı: motor gücü, deri koltukların kalitesi, sıfırdan yüze kaç saniyede çıktığı… Ancak bu satış temsilcisi farklı bir yol izledi.

Adamın ilgisini fark ettiğinde, sadece tek bir cümle kurdu:

“Bayım, bu araç tamamen sessizlik üzerine inşa edilmiştir. Aracın içinde tek duyacağınız ses, saatin tıkırtısıdır.”

Ve sustu.

Adam birkaç saniye düşündü, gözlerini kıstı, araca dokundu ve hiç pazarlık yapmadan sipariş verdi.

Bu hikâyeyi okuduğumda şunu fark ettim:

Satış, müşteriye bilgi yığmak değil, ona bir vizyon sunmaktır.

Ve işte, birçok satış ekibinin müşterileri kaybetme nedenleri tam olarak burada başlıyor.

Müşterinin Gözünden Satış Ekibi Nasıl Görünüyor?

Müşteriler, satış temsilcilerini genellikle şu üç karakterden biri olarak görüyor:

İkna Etmeye Çalışan → “Bu ürünü almalısınız çünkü…” cümlesiyle başlar, sürekli anlatır, özellikler sıralar ama müşteriyi anlamaz. Müşteri: “Tamam ama ben gerçekten bunu istiyor muyum?”

Agresif Satışçı → Müşterinin nabzını ölçmeden “Bu fırsat kaçmaz!” diyerek baskı kurmaya çalışır. Müşteri: “Benim karar sürecime neden saygı duymuyorsun?”

Gerçek Danışman → Sorular sorar, müşterinin derin ihtiyaçlarını anlar ve ürünü anlatmadan önce onun zihninde bir resim çizer. Müşteri: “Bu adam beni gerçekten anlıyor.”

Satış Ekibinizin Müşterileri Kaybetmemesi İçin 3 Temel Yaklaşım

🔹 Sessizlik, Güçtür

En iyi satışçılar en az konuşanlardır. Müşteriyi konuşturun. İnsanlar, onları dinleyenlere güven duyar. Müşterinizin derin ihtiyaçlarını anlamadan konuşmaya başlamayın.

🔹 Özellik Satmayın, Deneyim Satın

Kimse bir otelin kaç metrekare olduğunu veya yataklarının hangi malzemeden yapıldığını hatırlamaz. Ama “Deniz manzarasında kahvenizi içerken gün doğumunu izlediğinizi hayal edin…” cümlesini unutmazlar.

🔹 Soru Sorun, Yönlendirmeyin

“Size bu ürünü neden almalısınız demek istemiyorum, ancak bu problemi nasıl çözeceğinizi düşündünüz mü?” gibi müşteriyi düşündürmeye iten sorular sorun. Satış bir monolog değil, diyalogdur.

Sonuç: Satış Yapmadan Satmak

Satış ekibiniz, müşterilere sadece bilgi aktaran bir departman mı, yoksa onların satın alma yolculuğunu şekillendiren bir rehber mi?

Bunu doğru yapmak için satışçılarınızın şunu anlaması gerekiyor: İnsanlar baskıyla değil, güvenle satın alır. Ve güven, özellik sıralamakla değil, müşteriyi anlamakla kazanılır.

💡 Şimdi düşünün: Satış ekibiniz müşteriye ürünü mü anlatıyor, yoksa müşterinin vizyonuna ortak mı oluyor?

Markanızı optimize eden bir girişimciyseniz buraya tıklayarak benimle ücretsiz 1:1 keşif görüşmesi ayarlayabilirsiniz.